Yapabilirsin

İnsanlar güzel gözlere sahip olmaya pek meraklıdırlar. Oysa bunun yerine her şeye daha güzel bakabilmekle ilgilenseler daha iyi olur.”

Tolstoy ne güzel söylemiş: “Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor. Kimse kendini değiştirmeyi akıl edemiyor.

Bir ülkede “Günaydın” yerine “Selamünaleyküm”ler artmaya başlıyorsa, orada durup düşünmek gerekir

“Zayıflar hiçbir zaman affetmez. Affedebilmek güçlülere özgüdür”

Ne zaman kötü şeyler düşünsek, kötülükler yakamızı bırakmaz.

İnsanlar birbirlerine arada bir, “Gel biraz vakit geçirelim” der. Ama aslında önemli olan vakit geçirmek yerine iyi vakit geçirmektir. Yoksa vakit zaten geçiyor. Sen istesen de istemesen de. Güneş doğuyor ve aynı gün içinde batıyor…

Hiç hata yapmamışsan hiçbir şey yapmamışsın demektir… Yaptığım hatalar bana doğruyu bulmamda yardımcı olmuştur.

Azimli ol, çok çalış. Temel ilken şu olsun: “Bunu yapabilirim çünkü benim asıl işim bu ve ben yapacağım işi biliyorum.”

“Anahtar inanılırlıktır.” Bu benim en sevdiğim Sharma deyişlerinden biridir. “Sözlerini tutan insanlar inanılmaya layık olurlar.” Demek ki neymiş? Ben eskiden, gençlik yıllarımda her davete gideceğimi söyler, sonra da vazgeçerdim. Sağlık nedenlerini çok bahane ettiğim olmuştur. Bunun zararını gördüm. Kimse bana inanmamaya başladı. Çok gençtim. Her yere söz verip bazen hiçbirine yetişemiyordum. İnanılır olma kimliğimi kaybediyordum ki imdadıma eşim yetişti. “Tutamayacağın sözleri vermesen iyi olur. İnsanlar seni orada bekliyorlar ve sen bir diğer yere yetişebilmek için söz verdiğin öteki yere gidemiyorsun” dedi. Bu bana iyi bir ders oldu. Sonraları bu konuda her verdiğim sözü tuttum, tutamayacağım sözleri de vermedim. Bu sebeple güvenilirliğim arttı. Herkes benim için, “Söz verdiyse gelir” demeye başladı. “Hayatta gerçekten başarılı olmanın en iyi yolu, gerçekten nazik olmaktır” diyor Robin Sharma.

Ben bu “Yapabilirsin” sözcüğünün arkasına sığınıp, ya da harflerin arasında sıkışıp konuyu küçücük bir parsele bağlamaktan yana değilim.