Stepan Trovimoviç’in, Varvara Petrovna ile yaptığı konuşmayı renkli kelimelerle anlatırken, başını omzuma dayayıp birçok kere ağladığını bilirim. Bu ağlamalardan sonra her zaman tekrarlanan davranışlar da vardı. Ertesi sabah, nankörlüğü yüzünden kendini çarmıha germeye hazır olurdu. Varvara Petrovna’nın ne kadar iyi kalpli, hassas ve şerefli, kendisinin ise tam tersi bir insan olduğunu anlatmak için ya beni çağırtır ya da koşarak kendisi gelirdi. Bazen bana içini dökmek onu sakinleştirmeye yetmez, Varvara Petrovna’ya kendi imzasıyla, pek edebî ifadelerle bezenmiş mektuplar yazardı. Bu mektuplarda genellikle “Geçen gün bir yabancıya, sırf gösteriş olsun diye yanınızda kalmama izin verdiğinizi, benden nefret ettiğinizi, aslında benim bilgi ve yeteneklerimi kıskandığınızı, sizin yanınızdan ayrılırsam edebiyatsever isminizin zarar göreceğinden korktuğunuz için bu kin ve nefretinizi dışa vurmadığınızı anlattım. Bu kadar alçalabildiğim için kendimden tiksiniyor ve ölmeye karar vermiş bulunuyorum. Şimdi sizden kaderimi belirleyecek