“Rasûlullah (s.a.v) yaşlı gözlerlerle, hüznünü Allah’a arz ederek oradan ayrıldı. Hüznüne ortak olması ve yüreğini daraltan sıkıntıları hafifletmesi için Hatice’ye gidip sevgili amcasının öldüğünü haber veremiyordu. Çünkü Hatice de yatağa düşmüş, birkaç gündür hastalığı ağırlaşmıştı.
…
Hatice’nin evi, koşup gelen Haşim ve Esedoğulları kadınlarıyla dolup taştı. Ümmü Eymen gözyaşları içinde Rasûlullah’a (s.a.v) gitti. Temiz kalpli hanımefendisinin onu istediğini söyledi. Allah Rasûlü (s.a.v) Hatice’nin odasının kapısında durdu. Bir adım daha ilerleyemiyordu. Mü’minlerin annesi son nefesini vermek üzereydi. Allah Rasûlü onu bu hâlde görmeye tahammül edemiyordu. Artık Hatice’nin ruhu bedenine sığmıyordu. Allah Rasûlü (s.a.v) acıdan içi parçalanıyor, hüzünle sarsılıyordu. Neredeyse yere yığılacaktı.”