“Molyer “Harpagon”u hangi sanatsal kaygı ve ilkelerle ele aldıysa, Gogol “Müfettiş”i hangi duygularla yazdıysa, ben de Kara Bayram ailesini ve çevresindekileri aynı kaygı, ilke ve duygularla ele alıp yazmak istiyordum. Amacım, her biri birer Karataş olan köylerimizi, günümüzün öz ve biçimiyle dile getirmek, sanatın gücünden yararlanarak teknik ve uygarlığın bunca ilerlediği çağda alabildiğine geri, alabildiğine sefil yaşayan bu insanlar üstüne dikkatleri toplamaktı.
Kara Bayram ailesi, bana göre, Türkiye’deki topraksız, ya da az topraklı aileler çokluğunun bir tipiğiydi.”
Romanda geçen yerel deyim ve ifadeler için kitabın sonunda bir sözlükçe bulunmaktadır.