- Günah olan şeylere razı olmak veya yardım etmek yerine göre ya haram veya mekruh olur. Bu, şer’i şerifte bir asıldır. Buna binlerce mesele, dayanabilir.
Meselâ bir şahıs, herhangi bir haksızlığı geçerli kılmak için bir kimseden bir mal alamaz. Bu, rüşvettir, haramdır. Bu sebeple bir haksızlığı geçerli kılmak için bir mal da veremez ve böyle bir malın verilmesine vasıta da olamaz. Bunlar da haramdır, yasaktır. Çünkü böyle alınması yasak olan bir şeyin, verilmesi de, verilmesine delâlet edilmesi de haramdır, yasaktır. Nitekim bir hadîs-i şerif:
“Allah Teâlâ rüşvet alana da, rüşvet verene de, bunların arasında rüşvete vasıta olana da lanet buyursun.”[210] mealindedir.
107- Bir kimse, kendisine miras bırakan şahsın gayrimeşru bir sebeple elde etmiş olduğu bir malından miras hissesi almamalıdır. Daha iyi olan budur. Bu, bir vera “sakınma” ve zühd “terk etmek” faziletidir. O hisseyi almak, meşru olmayan bir harekete razı olmak demektir.
Bu sebeple insan, helâl ve meşru olan hisse ile yetinmeli, o mal asıl sahibi malûm ise, ona geri verilmelidir. Malûm değilse fakirlere sadaka olarak dağıtılmalıdır. Çünkü böyle haram bir maldan kurtulmanın çaresi, sahibine geri vermek imkansız olunca, sadaka olarak vermektir.
108- Alacağı bir gıda maddesini gayrimeşru bir hale getireceği veya alacağı genç bir köleye fena muamelede bulunacağı veya satın alacağı silâhı fitneye âlet edeceği anlaşılan bir kimseye bunları satmamalıdır. Bu satış, tenzihen de olsa, mekruh olmaktan uzak değildir.
YENİLMELERİ VE İÇİLMELERİ HELÂL OLUP OLMAYAN ŞEYLER
109- Eşyada yenilip ve içilmek itibarıyla asıl olan mübah olmaktır. Bütün eşya, esasen insanların istifadeleri için yaratılmıştır. Bu sebeple aslında temiz olan, akla ve sıhhate zararlı olmayan