Çok iyi okurlara hitabeden bu kitap, Eluca Atalı’nın söze yaklaşımının, zamanı geldiğinde kendi yaşantılarını ifade etmek için sözü nasıl kullandığının, onu bir yakı— nı gibi nasıl umursadığının; kaplanın avıyla, bir çocuğun oyuncağı ile oynadığı gibi oynadığının yansımasıdır. Ve o sadece bir kitap değil, kalbinde dünyaları barındıran, ancak kendisi bu dünyaya sığmayan Eluca Atalı’nın, evrenin kanunlarına boğun eğmeyen, kendisine özgü bir yer çekimi, tamamen farklı yörüngesi ve uyumu olan dünyasıdır. Herhangi bir okur bu kitabın sayfalarını çevirdikçe, yazara katılarak dünyayı dolaşıyor. Bu yolculukta, okur mükemmelliğe doğru yönleniyor, “Asıf Ata Ocağı”ndan kor ve ışık alarak bilgeliğe yönelebiliyor. Zaman zaman saygıyla önünde eğildiğimiz, son dönemlerde ise neredeyse unutmaya başladığımız inanç ve kutsallıklara yeni bir yaklaşımla bakıyor ki kitabın en büyük özelliği de budur. Eluca Atalı’nın sanatında ince bir ayrıntı da göz ardı edilemezdi: Onda güçlü bir gözlem yeteneği var. O, üzüntüde sevinci, tasada mutluluğu, çirkinlikte güzelliği, kibirde iyiliği görebiliyor.