Balzac, İnsanlık Komedyası'nın bu bölümünde gerçek'e her zamankinden çok daha fazla yaklaşıyor. Paolo Gambara, Balzac'ın en somut karakterlerinden birisi, cehennemden ve cennetten dünyaya kaçırdığı enstrümanlarla, müziğin yavaş yavaş birleştirdiği 19. Yüzyıl Avrupa'sından geleceğin dünyası için en «esaslı" operasını yapmaya kalkışıyor. Grotesk bir atmosferde geçen ve trajediyle sonlanan, bu büyük şiirde karşılaştığınız her tını aslında, Balzac'ın sanatın her alanına duyduğu büyük tutku, özellikle müzik için beslediği akıl almaz bir hırs. Böylece, içinde Kudüs ve (Hz.) Muhammed temalı operaların da bulunduğu Üçleme'nin tasarlanması esnasında, Gambara'nın kendinden geçip soluğunun kesilmesi, kelimelerin sayfalardan fırlayarak, duvarlara çarpıp geri dönmesi, romanı bütünüyle bir senfoniye dönüştürmüş. Gizli Başyapıt ile birlikte okunabilecek bu roman, bize Balzac'ın, ne kadar Gambara olduğunu düşündürtüyor. Hatta kuşkuları ortadan kaldıralım: Balzac, Gambara'nın ta kendisi!