İnsanın yaradılıştan yapıcılığa, onu şuurlu olarak gayesine ulaştıracak bir mühendisliğe, yani daima, nereye doğru olursa olsun kendine yol açmaya mahkûm edilmiş bir mahlûk olduğunu kabul ederim. Kim bilir, belki de sırf bu yol açma mecburiyeti yüzünden arada başka yönlere sapmak isteği duyar; o içi dışı bir işadamları umumiyetle akıldan yana züğürt olmakla beraber, açmaya uğraştıkları yolun hemen her zaman bir yerlere gittiğinin farkındadırlar ki, önemli olan da istikamet değil, yolun varlığı ve aklı başında evlatlarımızın mühendislik sanatını ihmal etmeyerek akıllı uslu çalışmalarıdır, hem bilindiği gibi, tembellik bütün kusurların anasıdır. İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez bir gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır?