Baba, haksız yere bir soygun suçlamasıyla hapis yatan oğluna içli bir mektup yazar. Mektubunda artık yaşlandığından, yeni mahsülleri dikmek için bahçeyi kazamadığından yakınır, “Keşke burada olsaydın sen yardım ederdin” diyerek üzüntüsünü belirtir.
Oğul mektubu alınca “Sakın bahçeyi kazma, soygunda çaldığım paraları oraya gömdüm” diyerek babasına cevap yazar.
Baba, “Polisler mektubundan sonra gelip, bahçede kazmadık yer bırakmadılar ama parayı da bulamadılar” diyerek oğlunu durumdan haberdar eder.
Oğul “Baba, bahçenin kazılmasına çok sevindim, hapishaneden senin için yapabileceğimin en iyisi buydu” der.
HİKÂYE 2
Pers hükümdarı, idam mahkûmu iki suçluyu, son arzularını sormak için huzuruna çağırmış. Birinci mahkûm bir şey istememiş. İkinci mahkûmsa hükümdarın atına düşkünlüğünü bilerek, eğer hayatını bağışlarsa ata bir senede uçmayı öğreteceğini söylemiş. Hükümdar kendisini atının üstünde uçarken hayal etmiş, ya becerirse diyerek mahkûmun son arzusunu kabul etmiş.
Diğer mahkûm gözleri kocaman, inanmaz bir ifadeyle arkadaşına bakmış ve “Atların uçamayacağını biliyorsun, nasıl olu da böyle delice bir fikirle ortaya çıkabildin? Kaçınılmaz olanı sadece geciktiriyorsun” demiş.
“Pek değil” demiş, diğer mahkûm;
“Kendime dört özgürlük şansı veriyorum.
Birincisi: Sultan bu yıl ölebilir.
İkincisi: Ben ölebilirim.
Üçüncüsü: At ölebilir.
Dördüncüsü: Belki ata uçmayı öğretebilirim